feedburner
Enter your email address:

Delivered by FeedBurner

feedburner count

DUÂNIN ÖNEMİ

Etiketler:

Duâ, istemek demektir. Aç bir kimsenin, iştihâlı olduğu bir zamanda yiyecek istemesi gibidir. Duâ, Allahü teâlâya yalvararak murâdını istemektir. Allahü teâlâ, duâ eden Müslümanı çok sever. Duâ etmeyene gadap eder. Duâ mü'minin silâhıdır. Dînin temel direklerinden biridir. Hadis-i şerifte, “Duâ müminin silahı, dinin de direğidir.” buyuruldu.

Duâ, gelmiş olan dertleri, belâları giderir. Gelmemiş olanların da gelmelerine mâni olur.Çünkü, Peygamberimiz, “Duâ belâyı önler.” buyurmuştur.

Duâ etmek, namaz, oruç gibi ibâdettir. Allahü teâlâ, “Bana ibâdet yapmak istemiyenleri, zelîl ve hakîr yapar, Cehenneme atarım” buyurdu. Allahü teâlâ, herşeyi sebep ile yaratmakta, ni'metlerini sebeplerin arkasından göndermektedir. Zararları, dertleri def' için ve faydalı şeyleri vermek için de, duâ etmeği sebep yapmıştır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Duâ, ibâdetin aslı ve özüdür. Allah katında duâdan makbûl birşey yoktur. Duâ yetmiş türlü kazâyı önler. Ömrün bereketini artırır.”

“Kazâ, ancak ve yalnız duâ ile durdurulur.”

İmâm-ı Rabbânî hazretleri, “Duâ, kazâyı, belâyı defeder” buyurdu.

Duânın yapılması mukadderata bağlıdır. Takdirde duâ varsa elbette yapılır. Duânın belâyı önlemesi kazâ ve kaderdendir. Nitekim Peygamberimiz, “Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabûl olan duâ, o belâ gelirken korur.” buyurmuştur.

Peygamber efendimiz, “Allahü teâlâya günah işlemiyen dil ile duâ edin!” buyurunca, böyle bir dilin nasıl bulunacağı soruldu. Bunun üzerine “Birbirinize duâ edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir” buyurdu.

Duanın halis niyetle yapılması gerekir. Allahü teâlâ, “Bana hâlis kalb ile duâ ediniz! Böyle duâları kabûl ederim” buyurdu.

Duâ şartlarına uygun yapılmalıdır. Peygamber Efendimiz, “Duânın kabul olması için iki şey gerekir. Duâyı ihlas ile yapmalıdır. Yediği ve giydiği helaldan olmalıdır. Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı duâ kabul olmaz” buyurdu.

Haram lokma yiyenin duâsı kırk gün kabûl olmaz. Duâ ihtiyacı gideren, saâdete kavuşturan kapının anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri, helâl lokmadır.

İlâhî! Herkesi sıkıntıdan kurtaran yalnız sensin. Bizi dünyada ve âhıretde sıkıntıda bırakma! Muhtaçlara, herşeyi gönderen, yalnız sensin! Dünyada ve âhıretde hayırlı, faydalı olan şeyleri, bize gönder! Dünyâda ve âhırette, bizi kimseye muhtâç bırakma! Âmîn.



KIYÂMET ALÂMETLERİ

Etiketler:

Bugünkü şaşkın hâlleri; eylemişti, Resûl beyân,
Demişti: (Birgün gelecek; garip olur bana uyan.
Her evde çalgı çalınır; işitilmez olur ezân,
Âlim bulunmaz bir yerde; câhillere kalır meydân!
Mü'minler, olur zavallı; kâfirler sanki Süleymân.
Kadına uyar her erkek; olur evde hâkim, zenân,
Yüksek binâlar yapılır; kelp dişi gibi apartman.
Yolculuk sür'atli olur; uzaklık kalkar aradan.
Âlim diye tanıtılır, dinden haberi olmayan,
Zâlime ikrâm olunur, kurtulmak için belâdan,
Hayâsızlık pek çoğalır, deyyûslara kalır meydân,
İnsanların en alçağı, meclislerde okur fermân.
Herkes kendin âlim sanır, Müslümana denir nâdan,
Doğru konuşan azalır, yalancı söyler durmadan,
Çok medh edilen kimsede, bir zerre bulunmaz îmân,
Erkekler de kadın gibi, ipek giyer, sıkılmadan.
Alâmetlerin meşhûru, sarhoş olur, pek çok kesân.
Kadınlar dar libâs giyer, hep açılır baldır, gerdan
Fitne kaplar her tarafı, adam öldürülür yoktan.
Bid'at yayılır her yere, kalmaz sünnetlere uyan.
İslâmiyet kötülenir, harâm işlenir her yandan,
Müslümanlık lafta kalır, ses için dinlenir Kur'ân,
Mü'mine gerici denir, kayırılır mürted olan.
Bunların hepsi muhakkak, olur kıyâmet kopmadan.
Büyük alâmet Deccal'dir, çıkacağı yer Horasân,
Sonra, Şâm'daki câmiye İsâ inecek semâdan.
Bir hadîste buyuruldu: (Kızım Fatma evlâdından,
Babası Abdullah olan, Mehdî adında bir civân,
Çıkıp dîne kuvvet verir, cihâna yayılır îmân,
İsâ aleyhisselâmla, birleşerek ol pehlivân,
Deccâl'ı da öldürürler, dünya dolar adl-ü emân.
Ye'cüc Me'cüc adındaki, kavim çıkar sed ardından.
Sayısı milyonlarcadır, her tarafta dökerler kan,
Dâbbe-tül-erd çıkar sonra, Mekke'de Safâ altından,
Dağ kadar bir hayvandır, ayırır iyiyi fenâdan.
Daha sonraki alâmet, güneş doğacaktır garbdan,
Kâfirler bunu görünce, îmâna gelecek cem'an.
Fakat, kabûl olmaz artık, doğru yola gelen mihmân,
Alâmetlerin biri de, Aden'den çıkan bir duhân.
Kâbe'yi yıkacak hem de, Habeş renkli birkaç yabân.
Yer yüzünde kalmayacak, büyük nîmet olan Kur'ân,
Müslümanlar hep ölecek, yaşayacak ehl-i tuğyân.
Her kötülüğü yapacak, insan adlı canaverân,
Lâkin, Hicâz'dan bir ateş, verip herkese heyecân,
Şaşkın, azgın dolaşırken, kıyâmet kopar nâgehân.
Daha neler olur ammâ, söyleyemez onu lisân.)
Ne hazîndir, ne yazıktır, Ma'bûd oldu, falan filân,
İlâhî, sen korumazsan, olur hep sonumuz giryân!